İranın yeni Stealth Savaş Muhribi “Sehend” Basra Körfezi’ne indirdi
İran, gelişmiş füze sistemleri ile donatılan yerli üretim savaş gemisini düzenlenen törenle Basra Körfezi’ne indirdi.
İran devlet televizyonu, “Sehend” adı verilen yerli savaş gemisinin Hürmüz Boğazı’nda düzenlenen törenle suya indirildiğini duyurdu.
Bir helikopter iniş pistine sahip 96 metre uzunluğundaki Sehend destroyerinin denizden karaya, ve denizden havaya ateşlenebilen füzelere ve gelişmiş radarlara sahip olduğu belirtildi.
Sehend adlı geminin 5 aya kadar açık denizlerde kalabilme kapasitesine sahip olduğu da ifade edildi.
İran, ilk yerli savaş gemisi Cemaran’ı 2010 yılında Basra Körfezi’ndeki deniz filosuna eklemişti.
Eylül 2016’da 55 metre boyunda, 14 metre genişliğinde ve güvertesinde bir helikopter bulunan “Shahid Nazeri”nin Buşehr kentinde İran Devrim Muhafızları’na teslim edilmişti.
100 personelin görev yaptığı geminin bordasındaki bir yazı ise dikkat çekmişti. Dini lider Ali Hamaney’in ABD hakkında kullandığı, “Domuzlar Körfezi’ne geri dönün” sözü, bir “mesaj” olarak değerlendirilmişti.
Hatırlanacağı gibi ABD, 1961’de Küba’nın Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yapmak istemiş ancak bu operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ABD ile İran donanma gemileri son zamanlarda Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı’nda sık sık karşı karşıya geliyor.
Batılı askeri uzmanlar, sadece 2015 yılında söz konusu bölgede ABD ve İran gemileri arasında 30’dan fazla “yakın karşılaşma” olduğuna dikkat çekiyor.
İran devlet televizyonunda konuşan Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Ali Fadavi de, bu geminin İran’ın caydırıcı gücünü arttıtdığını belirterek, “Düşmanlarımızın, özellikle de Amerika’nın bölgedek hesaplarını bozacaktır. Basra Körfezi bizim evimizdir” demişti.
Tümamiral Fadavi, yakın bir gelecekte saatte 80 knot hızında seyir yapabilecek yüksek hızlı devriye botlarının da seri üretimine başlanacağını açıkladı.
Savunma uzmanları, bu gelişmeyi, “İran denizlerinde uyguladığu stratejiyi değiştiriyor. Bundan sonra küçük ve hızlı teknelerle asimetrik savaş taktikleri de uygulayacaklar” sözleri ile değerlendirmişti.
PARS TODAY’da yapılan bir değerlendirmeye göre:
Kritik bölgede yer alan İran İslam Cumhuriyeti’nin su sınırlarının uzunluğu ise 2700 kilometreden aşkındır. Kuşkusuz, güvenlik sağlanması ve bu uygun jeopolitik konumun bir fırsat haline getirilmesi için güçlü bir deniz kuvvetine ihtiyacı olduğu belirtiliyor.
Ali Hamanei’in yaptığı bir konuşmasında: “Ülkemiz okyanusa açılan ve hassas bir bölgede yer alan bir deniz ülkesidir. Bu ülkenin mümtaz deniz kuvvetlerine ihtiyacı var. Bu işi yapanlar da siz aziz gençlersiniz. İran halkına yakışır bir deniz kuvveti yapmanızı temenni ediyorum.”
2010 yılından beri İran Deniz Kuvvetleri, kendi donanım ve teçhizatında temelli bir tamirat yapıp, onları tehditlere karşı koymak amacıyla 300 kilometre menzili olan geliştirilmiş füzelerle donatıyor ve Bu da neredeyse Fars Körfezi ve Umman Denizi’nin tamamını kapsamakta.
İran, Benderabbas ve Enzeli limanlarında kruvazör üretim hattını açmak suretiyle içeride üretilen muhrip ve destroyerlerinin saysını arttırmaktadır.
İran Deniz Kuvvetleri’nin envanterinde Fars Körfezi’nde yerli Cemaran ve Sehend savaş gemileri ve Hazar Denizi’nde de Cemaran 2 ve Şehid Bayındır savaş gemilerini bulunduruyor.
İran İslam Cumhuriyeti Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Habibullah Seyyari yaptığı bir açıklamada ; “Devrim’in ardından kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaya başladık. Yedek yaptık. ardından Peykan ve Derefş kruvazörlerini. 2005’de de Cemaran’ı ve ardından Sehend’i ürettik. Biz bir rekora imza attık. 3 yıllık bir projeyi bir yıldan az bir sürede tamamladık. Sehend, Cemaran’dan daha güçlüdür” ifadelerini kullandı.
2009 yılında İran Deniz Kuvvetleri, Süveyş kanalından Akdeniz’e açılarak, dünya gündemine düşmüştü.
RT muhabiri David Sami bu bağlamda şu cümleleri kullanmıştı: İran ciddiye alınacak gemilere sahiptir. İran son sıralarda, bu gemilerle Akdeniz ve Hint Okyanusu’na açıldı.
Aynı dönemde AFP de İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman tepkisini şu şekilde yansıtmıştı: “İran savaş gemilerinin İsrail sahillerinden geçmesi uzun yılların ardından ilk kez yaşanıyor, bu İranlılar’ın özgüveninin her geçen gün arttığını gösteriyor. Ben uluslararası camianın bu tür girişimlere tepki göstermediği için üzgünüm. Uluslararası camia, İsrail’in sonsuza kadar bu tür işleri gözardı edemeyeceğini bilmeli.”
Beyrut Üniversitesi hocaarından Nebsil eş-Şercebi İran Deniz Kuvvetleri’nin gücünü şöyle değerlendiriyor:
İran’ın 2025 yılına kadar uzun vadeli bir deniz stratejisi var. Bu strateji çerçevesinde Fars Körfezi’nden Babül-Mendep’e kadar bir alanda gemilerin trafiğini kontrol edebilir. Tahran, Kızıldeniz’in güneyinden Pasifik Okyanusu’na kadar gemi hatlarının kontrolünü ele geçirebilir ve pratikte Süveyş kanalını da kapsama alanına dahil edebilir. İran büyük caydırıcılık gücüne erişmiştir öyle ki bölge ülkelerinde asla böyle bir güç yoktur.
Kaynaklar: IRNA / Pars Today / AA / TurkSail / AP / Popular Science